Memleketten Öyküler

Mardin, Midyat, Hasankeyf ve Diyarbakır Gezi Yazısı

Bize Midyat‘ı gezdirmek isteyen iki şirin küçük çocukla beraber Gelüşke Hanı‘nın ön kapısından girerek başlıyoruz midyat’ı gezmeye. Ardından bizi Sıla’nın evi dedikleri ama izlemediğimden dolayı bihaber olduğum konuk evine götürüyorlar. Konuk Evi’nin mimarisine ve tüm Midyat’a hakim olan manzarasına bayılıyorum. Oradan çıkıp diğer yerleri gezerken çocuk rehberlerimizin sayısı 6’yı buluyor; Arap, Süryani ve Kürt çocuklar. Onların anlattığı hikayeler sayesinde neyin ne olduğunun bilincinde geziyoruz. Kuyumcular Çarşısı’nda telkari gümüşleri inceledikten sonra konuk evi’nden görüp Mor Gabriel Manastırı olduğunu öğrendiğimiz yapıya gidiyoruz ama pazartesi olduğundan kapalı. Dış görüntüsü bile bu kadar ihtişamlı olan bu manastırı gezmek isterdim.

mardin midyat

Midyat’ta ki Tur Rehberlerimiz: 🙂

Ardından Hasankeyf minibüsüne binerek yola çıkıyoruz. Hasankeyf’i her zaman merak edip, görmek istemiştim. neden görmek istediğimi kendim bile bilmiyordum ama kesinlikle görmeye değer bir yermiş onu anladım. Hasankeyf’in çarşısını gezip, yukarı doğru tırmanarak fotoğraflardan gördüğümüz manzarayı dünya gözüyle görüyoruz. Buraya yapılacak baraj yüzünden Hasankeyf sular altında kalacağından bu güzelim yer yok olmadan gördüğüm için çok mutluyum. tepede, Almanya’da yaşayan burayı ziyarete gelmiş kürt gazetecilerle muhabbet ettikten sonra aşağı inip köprünün diğer tarafına geçiyoruz.

hasankeyf

Hasankeyf Manzaralı Keyif Çayı:

Köprünün her iki tarafı ayrı güzelliğe sahip, iki taraftan da harika manzaralar var. Zeynelbey Kümbeti‘nin oraya gidip yanındaki alanda futbol oynayan çocuklarla maç yapıyoruz. uzun süredir geçirdiğim en keyifli anları o çocuklarla geçiriyorum. Daha sonra tekrar köprüye çıkıp otostop için elimi kaldırıyorum ve ilk geçen araç duruyor. Bizi alan abiler Hasankeyf’e yapılacak olan barajı savununca dayanamayıp hararetli bir tartışmaya giriyorum ve ortam biraz geriliyor. 🙂 onlardan ayrıldıktan sonra başka bir araba alıyor bizi ve Mardin’e doğru gidiyoruz.

batman hasankeyf

Hasankeyf’te Maç Yaptığımız Çocuklar:

Mardin‘de İstanbul’dan buraları gezmeye gelmiş dostum Mustafa ile buluşuyoruz. karnımız aç ve yöresel tadlar tatmak istiyoruz. Yolda sorduğumuz çocukların tavsiyesiyle kuyumcular lokaline gidiyoruz. Arka planda çalınan ud sesiyle beraber mardin kebabını deneyip, muhabbet ediyoruz. oradan ayrılıp eski Mardin’in sokaklarını dolaşıyoruz. Sabah yaz havasına sahip olan Mardin geceleyin buz gibi. soğukta fazla gezemeyip kaldığımız yere dönüyoruz. sabahtan çıkıp Zinciriye Medresesi, Hatuniye Medresesi gibi tarihi yapıları gezerek ardından Deyrulzafarân Manastırı‘na gidiyoruz. Midyat’ta göremediğim Mor Gabriel manastırının acısını burada çıkarıyorum. ardından Mustafa’yla ayrılıp, Diyarbakır’a doğru yola koyuluyorum.

mardin zinciriye medresesi

Mardin Zinciriye Medresesi’nde Çektiğim Bir Fotoğraf:

Diyarbakır‘ı gezmeye Dağkapı‘daki turizm ofisinden başlıyoruz. nereleri gezmeliyiz diye sorduğumuz görevli gidebileceğimiz yerleri anlattıktan sonra ara sokaklara girmeyin diye de uyarıyor. Aklımızda ilk önce güzel bir yerde ciğer yemek var. gazi caddesi üstünde bir ciğerciye girip herkesin anlatarak bitiremediği diyarbakır ciğerini tadıyoruz. Ciğerin tadı tek kelimeyle harika. ardından gazi caddesi üzerindeki yerleri gezerek ulu camii’ye gelip orayı geziyoruz. Ulu Camii çok farklı bir mimariye sahip, diğer camilere pek benzemiyor. Oradan sonra gezinerek Sülüklü Han’a geliyoruz. Buranın iki şeyi meşhur; sıcak şarabı ve menengiç kahvesi. Bizim tercihimiz kahveden yana oluyor. Diyarbakır’ın farklı ve soğuk atmosferinde kahvelerimizi içtikten sonra. Otogara doğru yola çıkıp Malatya’ya gitmek üzere otobüse biniyoruz.

mardin tarihi evler

Mardin’de Tanıştığım Bir Arkadaş:

Yazı hakkındaki görüşlerinizi yorum kısmından belirtebilirsiniz.

Tüm fotoğraflarım ve öykülerim için Instagram’dan takip edebilirsiniz: @mucahitmuglu

Yazar Hakkında

Mücahit Muğlu

Yorum Bırak