Sizin Öyküleriniz

Yola Çıkmanız için Sizi Cesaretlendirecek Bir Hikaye

seyahat, gezi, avrupa

Yazı Nergiz Batur tarafından yazılmıştır.

Sonunda ben de yola çıktım ve şu an dönüş vakti. Özet geçmem gerekirse yine muhtemelen metrobüsle eve döndüğüm bir gün Pegasus’un kampanyasını gördüm. İçimden tamam gidiyorum dedim. Aldım bileti ama pasaportum bile yok. Yeşil alma şansım yok, haliyle bordo pasaport lazım. Hiç bir birikimim yok adam akıllı İngilizcem yok İtalyancam zaten hiç yok. Adres bulma gibi bir yeteneğim yok, görsel hafızam sıfır. Bir anda her şey halloldu baktım Roma‘dayım. Evet, tek başımayım. Sonra Floransa ardından Venedik, Milano ve son durak Como.

Tek pişmanlığım 22 yaşına kadar beklemiş olmam. Kadın olarak yaşadığım tek sorun sadece 1 kazak, 2 gömlek, 1 bluz, 1 elbise, 1 etek, 1 pijama, 1 ceket ve 2 pantolonla 8 gün geçirmek zorunda kalmam.

Couchsurfing ‘ten bulduğum kişinin erkek olmasıyla ilgili yaşadığım tek sorun renk algımızın farklı olması. Yavruağzı olan evine turuncu demesiyle yarım saat gerçekten turuncu olan başka bir evin etrafında dönüp ona ulaşamamam.

Yaşayabileceğim belki de her olumsuzluğu yaşadım. Özetlemem bile uzun oldu ama şimdi daha detaylı okumak isteyen olursa diye devam edeyim istiyorum. 🙂

gezi yazısı, seyahat

Daha yola çıkmadan Sabiha Gökçen’e gideceğim otobüsü son dakikada yakalayıp önüne atlayarak bindim. Havaalanına gittim biletimde yazan kapı değişmiş uçağın kalkmasına 15 dakika kala fark edip uçağa yetiştim. Uçağın kalkmasına 5 dakika kala yurt dışına hattımı açtırmam gerektiğini öğrenip hattımı açtırdım. Roma’ya gider gitmez Termini’ye giden otobüsü kaçırdım ve diğer otobüse daha 2 saat vardı. Oturdum bekledim. Hostele ulaşmam akşamı buldu ve ulaştığımda hiç anlayamadığım bir İngilizce ile bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı. Tamam dedim pasaport falan istiyordur nolacak başka. ‘Nerelisin?’ diye sordu beni odama götürecek dünya tatlısı insan. Türkiye dediğim anda ‘Hoşgeldin arkadaşııım.’ dedi. Tabii ben şok. 😀 Daha önce çok kez İstanbul’a gelmiş ve Türkçe’sinin benim İngilizce’mden iyi olduğu kesin.

Ertesi gün 35 km yürüyerek tüm Roma‘yı karış karış gezdim sanırım ve sonra gece 1’de Megabus‘la Floransa‘ya gittim. Ertesi sabah geç uyandığım için kendime kızarken yanıma biri geldi ve ‘Birlikte Pisa‘ya gidelim mi?’ dedi. Meğerse oda arkadaşımmış. Tabii ki onayladım ve çıktık yola. Kalabalığı takip edelim kesin buluruz diyoruz. Bir baktık ki üniversiteye gitmişiz neredeyse derse giricez. 😀 Hemen çıktık sonrasında bulduk. 🙂 Baktım ki Floransa‘da tramvaylara aceleyle binenler bilet falan almıyor, pusuya yatar gibi bekleyip tramvay geldiği anda koşmaya başladım ve hep kaçak bindim. 😀

mimari, seyahat

Ertesi gün ilk Couchsurfing deneyimim için çıktım yola. Adamın 117 referansı var ama ben tedirginim. ? Tek bir referansım olmamasına rağmen beni kabul etti ama çok vakti yoktu. O da beni tüm Floransa‘yı aynı anda görebileceğimiz mükemmel bir manzaraya arabasıyla götürdü. Mükemmel bir yemek yedik ve bana bir oda ayırmıştı. Kendi evimdeymişim gibi rahat ettim.

Ertesi gün Venedik‘e geçtim ve inanılmaz kalabalıktı. Deli gibi üşüdüm, migrenim tuttu. Yemek yemek için çantamdan para çıkartabilecek kadar bile hissetmiyordum ellerimi. Mecburen hostel’e erken geçtim.

Ertesi gün de deli gibi yağmur yağınca Milano‘ya ve oradan Como‘ya geçmeye karar verdim. Yine treni kaçırıp farklı bir trene kaçak binip Milano’ya geldim. Como’da bulduğum Couch’la konuştum ve aksam 8 gibi gidersem birlikte yemek yiyebileceğimizi söyledi. Ona göre treni ayarladım ama tabii ki her zamanki gibi kaçırdım. Wifi bulamıyorum, bir sonraki tren geç saatte ve Couch’a ulaşamıyorum. Mc Donalds, Burger King ne varsa denedim ama internet yok.

Dışarı çıktım, sırılsıklam oldum büfe gibi bir yer buldum. ‘Wifi bulabileceğim bir yer var mı?’ diye sordum ama İngilizce bilmiyordu. Telefonumu gösterip anlatmaya çalışıyordum ki adam bir anda ‘Kardeşim Türk müsün dedi?’ Ben yine şok. 😀 Tamam dedim yine yırttım ama öyle olmadı. ‘İstasyonda wifi var. Senin telefonun çekmiyorsa naparsın bilmiyorum.’ dedi. Tıpış tıpış tekrar istasyona döndüm.

italya, sokak fotoğrafçılığı, gezi, seyahat

Gişeye geldim ve  inanılmaz mükemmel bir insanla da orada tanıştım. ‘Telefonundan arkadaşıma bir mesaj atabilir miyim?’ dedim. ‘İtalyan mi?’ dedi. Evet der demez numarayı çevirdi ve bana verdi. Marco telefonu açtı ve ben sokakta kalmış kedi yavrusu gibi titreyen sesimle ona sırılsıklam olduğumu, çok üşüdüğümü ve treni kaçırdığımı anlattım. Hiç enerjisini düşürmeden sonsuz içtenliğiyle ‘Ya saçmalamasana, ağlıyor musun sen? Ben sana risotto yapıyorum. Don’t worry!‘ dedi. 😀 ‘Ben seni bekliyorum ve geç gelmen hiç önemli değil hemen oraya geliyorum. Sana nerede olduğumu mesaj atacağım ve eve gelip Risotto’muzu yiyeceğiz sakin ol.’ dedi. 😀

Gişe görevlisi telefonu isteyip biletimin bilgilerini Marco’ya anlattı ve treni kaçırdığım için özür diledi. Ben kaçırdım ama hiç bir suçu yokken çok üzülüp özür diledi. Ya böyle bi insan var mı? Sonra Marco gelip beni arabasıyla aldı. Ben onun mükemmel evinde duşumu alırken o da Risotto’yu yaptı ve şarabımızı açtı. Sabah 4’te işe gidecek olmasına rağmen 1’ye kadar benimle oturdu. Şarabımız bitti Baileys açtık. Kötü İngilizce’me rağmen asla susmuyoruz. Sürekli beni daha rahat ettirmek için uğraşıyor ve ertesi gün gezeceğim yerleri tarif ediyordu. Uyumadan önce eğer üşürsem nasıl dereceyi yükselteceğimi, sabah kahvaltı etmek istersem diye neyin nerede olduğunu ve anahtarları bana bırakacağını söyledi. Sadece, gitmeden posta kutusuna anahtarları atmamı rica etti.

Sabah evden çıkarken beni rahatsız etmemek için bir kaç saniyeliğine yanıma gelip ‘Ciao!‘ dedi ve hızlıca çıktı. Bu arada sık sık İstanbul’a geldiğini ama couch bulamadığını söyleyince hemen Coucrail‘le tanıştırdım onu. 🙂 Taksiciler tarafından dolandırıldığı için de Bitaksi‘yi anlattım. 😀 Hayatımın belki de en güzel tatilini yapıp harika insanlarla tanıştım.

Yazdığım yazının uzunluğundan hala heyecanımı yitirmediğini anlamışsınızdır zaten. 🙂 Buraya kadar gerçekten okuyan varsa sağ olsun var olsun! Neyse kısacası artık ben de İtalya gönderilerinin altında yol göstereceklerden oldum, hepinize sonsuz teşekkürler!

Yazar Hakkında

Yol Öyküleri

Yorumlar

Çağla Çakır için bir cevap yazın İptal